Son dönemde benimsenip içselleştirilmeye başlanmış hatta uygulanmakta olan bir durumu ifade ediyor üniversite-sanayi işbirliği. Gerçekten o kadar yararlı mı? Yoksa üniversitelerin ilerici ve aydın karakterini yok etmeye, tamamen kapitalist düzene uyumlu,üniversiteleri sermaye sahiplerinin oyuncağı yapmaya yönelik bir dönüşüm süreci mi bu?
Gelin bir göz atalım üniversitelere ve yaptıklarına, benimsenen söylemlere !!
Üniversitelere bir ticari kurum gibi işletilmekte üniversite-sanayi işbirliği bunun bir parçası olmakta karşılıklı yarar sağlanmaktadır. Firmaların kar amacı güderek istedikleri araştırma-geliştirme projeleri gerçekleştirilmektedir. Oysa bilim ve teknoloji üniversiteler sanayinin uşağı olduğu müddetçe gelişmeyecektir. Hocaların değeri yaptığı bilimsel araştırmayla değil hangi büyük şirketlerin ve markaların danışmanı olduğuyla ölçülmektedir artık. Ya da hangi holding grubuna proje yaptığıyla...
Üniversite-sanayi işbirliğinin altında hangi iyi niyet yatıyor olabilir? Paranın ve sermayenin bulaştığı hangi iş insanlığa ve bilime hizmet ediyor olabilir? Eğer amaç üniversitelere gelir kaynağı sağlamaksa üniversitelerin karakteri sanayiciye muhtaç olmamalıdır. Öyleyse devlet nedir?
Eğer amaç sanayinin geri kalmışlığını üst seviyelere çekmekse, bu işverenlere ve patronlara hayli iyimser bir yaklaşımdır; çünkü kendileri yumuşak koltuklarında ar-ge adına hiç bir çalışma yapmazken bunu bir gider olarak görürken, elbette bu geri kalmışlığı kendilerine aittir.
Peki böyle bir ortamdan yola çıkarak üniversite mezunu yada üniversitelinin kim olacağına dair bazı öngörülerde bulunalım.
Kariyerizm anlayışıyla yetişmişlerdir, dolayısıyla sistemin rekabetçi dayatmasından rahatsız olmak bir yana bunun doğal olduğunu düşünürler, "başarı" ve "başarmak" olguları para ve terfiyle eşdeğerdir. Büyük bir şirkette yönetici olmak en büyük hayalleridir. Toplumdan kopukturlar, zira sistem onları toplumla özdeşleştirmelerine asla izin vermez. Çünkü toplum aleyhine çalışacakladır, zaman zaman büyük işçi atılmalarının olduğu yerde bir işveren vekili, hayallerindeki gibi 'yönetici' olacaklardır.
Çünkü kendi yetiştikleri kurum sanayiye bağımlı olmuş olacaktır. Bu konuda bir görüş ve görev anlayışı olmayacaktır.Çünkü kendi üniversitesinde kariyer günleri düzenlene düzenlene daha kariyerin ne olduğu üzerinde düşünemeden içselleştirmiş o da istemiştir kariyer yapmayı nereden geçerse geçsin yolu.
Çünkü bir aydın birikimi olmayacaktır düzenin işleyişine ve buna ilişkin sorgulamaya dair.Bunun için bir değer üreticisi ve duruş sahibi asla olamayacaktır. Toplumun tahsil görmüş yol göstericisi hiç olamayacaktır.
Etik değerleriniyse çoktan Mill'in faydacı teorisine oturtmuş olacaktır.
Oysa üniversitelerin bağımsızlığı yalnızca devlet tarafından kontrol edilmemesi yada YÖK gibi kurumlara bağımlı olmadığını gösteren bir ifade değil aynı zamanda devlet dışı aygıt ve oluşumlara bağımlı olmadığının ifadesidir. Üniversiteler tesir altında kalmaksızın çalışmalarını yürütürler, ilerici ve aydın olabilmeleri için tüm düzen unsurlarının baskısından uzak olmalıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder