Bu blog, gelmiş geçmiş milyarlarca insandan yalnızca birinin duyuşlarını ve düşüncelerini aktarmak amacıyla oluşturulmuştur. Telvin tasavvufta halden hale geçmek olarak açıklanır, benim içinse tek tek insanların olduğu kadar tüm insanların yolculuğudur da...
14 Temmuz 2011 Perşembe
....2
"22 yaşındasın hala öğrenemedin mi?" dedi. Herkese yazdığı gibi ona da yazmıştı ne öğrenirse kardır diye. Öteki azarlamak için yazmadığını söyledi; ama cümlenin altı çizili bir şekilde ifade edilmesine gerek yoktu. Zaten mesele azarlanmanın çok ötesindeydi. "22 yaşındasın hala öğrenemedin mi?" nin ondaki karşılığı bir kafeyi ya da barı bilmemekten çok daha derindi. 22 yaşında hala kim olduğunu ve ne yapacağını keşfedememişti. Herkesin bir devri kapatıp bir devri açtığı ya da açayazdığı bir dönemde hayatının geri kalanını nasıl dolduracağına dair hiçbir fikri yoktu. Tek bildiği şey, yaşamak için çalışıp para kazanması gerektiğiydi. Bir vücudu ölümüne kadar besleyip diri tutmak yaşamak için yeterli miydi? Konuşmak sadece içinde bulunduğu garipliği açıklamaya çalışmak için debelenmenin aracı olacaksa gerek var mıydı? Sorumluluklardan korkuyordu ya, işte hiç kimsenin sorumluluğunun olmadığı bağımsız bir hayat. Öyle bir bağımsızlık ki en büyük özgürlüğü Alaska'ya gidip penguen sevmek olabilecek...Ne Nietszche'nin aforizmaları derman olurdu ne de sosylojinin açıklamalarından fayda umamabilirdi bu türden yalnızca kendinin deneyimlendiğini sandığı bir yalnızlık için. Ayakta kalmak için bir sebep aramak ne zordu mütemadiyen iki çift laf edecek insan aramak ne aykırıydı insanın o toplumsal denen doğasına. Durmadan arayış içerisinde olmak...Burası mıydı onun yeri yoksa şu organizasyon, bu oluşum, oradaki politik mücadelede mi olmalıydı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder